Bir anlık sarsıntı, insanların hayatında kalıcı izler bırakabilir. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen deprem, bir yemekhane ortamında beklenmedik tepkilere neden oldu. Deprem anında meydana gelen kaotik durum, insanların korkularının yanı sıra iradelerinin ve insanlık halleri arasında da farklılıklar gösterdi. Bazı insanlar, içinde bulundukları durumun panik ve korkusuyla baygınlık geçirirken; bazıları alarma geçerek hızla mekandan uzaklaşmak için kendisini dışarı attı. Ancak bir kişi vardı ki, o yemeğini bırakmadan sarsıntının geçmesini bekledi. İşte bu ilginç olayın detayları.
Olay, yemeğin en yoğun olduğu saatlerde gerçekleşti. Öğle yemeği için yemekhanede bulunan yüzlerce kişi, salonda keyifle sohbet ederken aniden yere düşen sarsıntı ile irkildi. İlk başta sıradan bir gürültü gibi duyulan deprem sesleri, kısa sürede gerçek bir tehlikenin habercisi haline geldi. Yemekhane masalarının altına saklanmaya çalışan insanlar, bir yandan da birbirlerine yardım etme çabası içerisine girdi. Ancak çoğu kişi için bu durumda nasıl hareket edeceğine dair bir belirsizlik yaşanıyordu. O an, depremin ne kadar süreceği ve şiddetinin ne olacağı düşünülmeden, refleks olarak kaçış yolları arandı. Özellikle yemeklerini henüz tamamlayamamış olanlar, bir yandan yemeklerini bırakıp kaçma isteği arasında kalırken, bazıları öncelikle biraz daha zaman kazanarak yemeklerini tamamlamanın yollarını düşündü.
Yemekhanede herkesin içindeki paniği yenen tek bir kişi vardı: Rıza. Görünüşte sıradan bir öğle yemeği yemenin peşindeydi, ancak depremin ortasında kalmasına rağmen iştahını kaybetmedi ve yemeğini tamamlayabilmek için masaya sıkı sıkı tutundu. Hem komşularının hem de arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında Rıza, “Bu da geçer, önemli olan karnımızı doyurmak” diyerek durumu esprili bir dille karşılamayı başardı. Onun bu durumu, bir yandan kalabalığı sakinleştirirken diğer yandan da birçok insanın aklına “Acaba ben şuan ne yapıyor olurdum?” sorusunu getirdi.
Rıza'nın bu tavrı, çevresindekilerin panik içindeki ruh hallerini değiştirmeye başlamıştı. Rıza'nın örneği, deprem anında dayanıklılık ve kararlılık sergileyebilmenin güzelliğini bir kez daha gözler önüne serdi. İnsanlar, onun cesaretinden etkilenerek normalleşmeye çalıştılar. Oysa ki, durumun ciddiyeti kaygı vericiydi; deprem, iş yerinde büyük bir hasar oluşturmanın yanı sıra, insanların hayatlarına dair derin izler bırakabilirdi. Ancak Rıza, bu durumu iştahı ve rahat tavırlarıyla farklı bir noktaya taşımayı başardı.
Deprem anında herkesin ruh halinin yanı sıra, insanın komşusuna olan duyarlılığı ve dayanışmanın önemi de bir kez daha hatırlandı. Diğerlerine yardımcı olanlar, Rıza'nın sakinliği ile birleştiğinde daha da güçlendi. Birlikte hareket etmenin, birlikte dayanmanın ve birlikte kazanmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladılar. Bu zorlu süreçte onların arasındaki bağ, sarsılmaz bir şekilde gelişti.
Sonuç olarak, bu deprem olayı yemekhanede hem korku hem de dayanışma anlarının bilinçli bir şekilde oluşmasına şahit oldu. Depremin herkesi etkileyen farklı tepkiler vermesine rağmen, Rıza gibi insanların durumu nasıl lehlerine çevirebileceği ve başkalarına umut olabileceği bir kez daha kanıtlandı. Herkesin panik içinde sağa sola kaçıştığı bir ortamda, “Yemeğimi bitirmem lazım” diyerek sabırlı bir şekilde bekleyen Rıza, aslında depremin inkar edilemez gerçeklerini de gözler önüne serdi. İnsanın dayanıklılığı, bazen sadece bir yemeği bitirmek kadar basit bir şey olabiliyor.