Yargıtay, koruyucu aileler ve biyolojik aileler arasındaki etkileşimi düzenleyen önemli bir karara imza attı. Bu karar, özellikle çocukların aile bağlarının korunması açısından büyük bir tartışma konusu haline geldi. Yargıtay, bir çocuğun annesi tarafından koruyucu aileye verilmesi durumunda, koruyucu ailelerin bu çocuğa erişim haklarını belirlerken ayda sadece iki kez görüşme hakkı tanıdığını açıkladı. Bu karar, hem hukukçular hem de sosyal hizmet uzmanları tarafından dikkatle izlenirken, çocukların ruhsal ve sosyal gelişimi açısından ne gibi etkilere yol açacağı merak ediliyor.
Koruyucu aile sistemi, devletin koruma altına aldığı çocukların, aile ortamında yetişmelerini sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir mekanizmadır. Bu sistemin temel amacı, çocukların biyolojik aileleriyle ilişkilerini korumak ve onları güvende tutmaktır. Ancak, Yargıtay’ın aldığı yeni kararla birlikte, koruyucu ailelerin çocukları ile görüşme sıklığı azalacak gibi görünüyor. Ayda sadece iki kez görüşebilme hakkı, birçok uzman tarafından, çocuklar ile anneleri arasındaki bağın zayıflamasına neden olabileceği endişesiyle karşılanıyor. Uzmanlar, bu değişikliğin çocukların psikolojik durumunu olumsuz yönde etkileyebileceğini, onların ruhsal sağlığında ciddi sorunlara yol açabileceğini savunuyorlar.
Yargıtay, bu kararı verirken çocuğun en iyi çıkarlarını gözetmekte olduğunu belirtse de, mahkeme sürecinin nasıl işleyeceği büyük merak konusu. Annesinin çocuğu alması durumunda, koruyucu ailenin 'Görüşme Günleri' belirlenecek ve bunun dışında herhangi bir iletişim veya görüşme söz konusu olmayacak. Çocukların psikolojik sağlığının yanı sıra, sosyal adaptasyon süreçlerinin de etkilenmesi bekleniyor. Çocuklarda, düzenli ebeveyn-çocuk ilişkisi ikisi de sağlıklı bir gelişim için kritik öneme sahiptir. Ancak yapılan düzenlemelerle birlikte, aile bağlarının zayıflaması ve çocukların ruhsal durumlarının olumsuz yönde etkilenmesi riski söz konusu. İnsan hakları savunucuları ve sosyal hizmet uzmanları, bu durumun gözden geçirilmesi gerektiğini, çocukların sosyal ve ruhsal gelişim süreçlerini de göz önünde bulundurarak daha esnek bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini dile getiriyor.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın bu kararı, hem koruyucu aileler hem de biyolojik aileler açısından önemli bir meseleyi gündeme getirerek, toplumda tartışmalar yaratmaktadır. Çocukların yüksek psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarının olduğunu unutmamak ve bu ihtiyaçların karşılanması için sistemin esnekliğinin artırılması gerektiği konusunda uzlaşı sağlamak elzemdir. Her ne kadar koruyucu aile uygulaması, çocukları güvende tutmayı amaçlasa da, bu uygulamanın sağlıklı bir şekilde işlemesi için çocukların duygusal ve ruhsal gelişimlerinin de dikkate alınması büyük önem taşımaktadır. Yargıtay’ın almış olduğu karar, ilerleyen zamanlarda incelemelere ve yeni düzenlemelere tabi tutulabilecek gibi görünmektedir.