Japonya, tarihsel olarak düşük doğurganlık oranları ve yaşlanan nüfus yapısı nedeniyle iş gücü krizi ile karşı karşıya. Ülkenin en büyük sorunlarından biri haline gelen bu durum, her geçen gün daha da belirginleşiyor. 2023 itibariyle, Japonya'da tam zamanlı personel açığı, rekor seviyelere ulaştı. Bu durum, hem özel sektörde hem de kamu alanında önemli zorluklara yol açıyor ve ekonomik büyüme hedeflerini tehdit ediyor.
Japonya'nın iş gücü açığının birçok nedeni var. İlk olarak, ülkede doğurganlık oranlarının düşmesi dikkat çekiyor. 2022 verilerine göre, Japonya'da doğum oranı, her 1.000 kadın için sadece 1,3 çocuk seviyesinde bulunuyor. Bu oran, ülkenin nüfusunun doğal yollarla yenilenmesini neredeyse imkansız kılıyor. Ayrıca, Japonya'daki emekçi nüfusun büyük bir kısmı, yaşları 60 ve üzeri olan bireylerden oluşuyor. Bu yaş grubundaki birçok kişi, emekli olmayı tercih ediyor ve yerlerini dolduracak genç iş gücü bulmak giderek daha zor hale geliyor.
İkinci neden ise, iş gücüne katılım oranının azalması. Kadınlar ve gençler, iş gücüne katılımda genellikle diğer ülkelerde olduğu kadar aktif değiller. Örneğin, kadınların iş gücüne katılım oranı, hâlâ istenilen düzeyin altında. Kültürel faktörler ve ailenin beklentileri, kadınların iş hayatına katılımını kısıtlıyor. Bu durum, Japonya'nın iş gücü açığını daha da derinleştiriyor.
İş gücü açığı, Japon ekonomi üzerinde birkaç olumsuz etki yaratıyor. İlk olarak, şirketler, açık pozisyonları doldurmakta zorluk çektikleri için üretim kapasiteleri düşmekte. Bu durum, Japonya'nın rekabetçi gücünü azaltıyor. Özellikle, teknoloji ve otomotiv gibi kilit sektörlerde nitelikli iş gücüne duyulan ihtiyaç artmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra, azalan iş gücü, Japonya'nın ekonomik büyüme hedeflerini ciddi şekilde tehdit ediyor. Ekonomik büyümeyi sağlamak ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek için, Japon hükümeti acil önlemler almak zorunda. Uzmanlar, uluslararası iş gücüne daha fazla kapı açılmasını, göçmen işçilere imkan tanınmasını ve kadınların iş gücüne katılımını teşvik eden politikaların uygulanmasını öneriyor.
Sonuç olarak, Japonya'da tam zamanlı personel açığının rekor seviyelere ulaşması, yalnızca iş gücü piyasasının değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik geleceğinin de ciddi bir tehdit altına girdiği anlamına geliyor. Hükümetlerin, özel sektörün ve toplumun bu sorunu çözmek adına birlikte hareket etmesi gerekiyor. Yoksa, Japonya'nın dünya ekonomisindeki yeri giderek sarsılabilir. Çözüm önerileri uygulamaya konulmadığı takdirde, Japonya'nın iş gücü krizi daha da derinleşecek ve ülkenin ekonomik yapısı üzerinde kalıcı etkiler bırakacaktır.