Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme damga vuran açıklamaları ile bir kez daha dünya gündeminde öne çıktı. Filistin’de yaşanan insani kriz ve İsrail'in uyguladığı sert politikalar hakkında Hartum’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi’nde önemli mesajlar verdi. Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun politikalarını "soykırım" olarak nitelendirerek, dünya kamuoyuna bu duruma ses çıkarmaları konusunda çağrıda bulundu. “Netanyahu’nun uygulamaları kabul edilemez. Bu soykırım politikasına bir ‘dur’ dememiz gerekiyor,” ifadesini kullandı.
Erdoğan’ın sert eleştirilerinin ardından gözler, Netanyahu’nun politikalarına daha geniş bir perspektiften bakmaya yöneldi. Son yıllarda bu bölgede yaşanan çatışmalar ve özellikle Gazze’ye yönelik yapılan saldırılar, uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından da eleştiriliyor. Çocuklar ve kadınların hedef alındığı bu saldırılar, birçok ülkede protestolara ve kınamalara yol açtı. Erdoğan, sadece kendi ulusunu değil, tüm İslam dünyasını bu meselede daha aktif olmaya ve birleşmeye çağırdı. “Kendi çocuklarımıza, gençlerimize merhamet duygularını aşılayarak, bu zulümlerin bir daha yaşanmaması için mücadele etmeliyiz” dedi.
Erdoğan, konuşmasında ayrıca, dünya genelindeki tüm liderlere de bir çağrıda bulundu. "Küresel güçler, yaşananları görmezden gelemez. Diplomasiyi artırmalı, silahların gölgesinde masum insanların canı alınmasına göz yummamalıyız" şeklinde konuştu. Dış politikada uygulanan kimliksizleşme ve kayıtsızlık politikalarını eleştiren Erdoğan, bu tür davranışların dünya barışına ciddi tehdit oluşturduğunu belirtti. Özellikle, uluslararası örgütlerin vurdumduymaz tavırlarının sona ermesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan'ın bu çıkışı, sadece Türkiye’nin değil, tüm Müslüman ülkelerin sesi olma potansiyeli taşıyor.
Son olarak, Erdoğan’ın bu tavrı, İsrail’in politikalarını değiştirmesi için bir baskı oluşturabilir mi sorusu, uluslararası diplomasi gündeminde sıkça tartışılmaya başlandı. İzlenecek yollar ve destekleme mekanizmaları hakkında dünya genelinden gelen yorumlar, Türkiye'nin bu konudaki liderliğini pekiştirdiği düşüncesini ortaya koyuyor. Erdoğan’ın bu konuşması, Filistin özgürlüğü ve insan hakları mücadelesinin sadece bir bölge meselesi olmadığını, global bir sorun haline geldiğini hatırlatmıştır.
Erdoğan, sadece bir lider değil, aynı zamanda barışın ve merhametin savunucusu sıfatıyla moral desteğini Filistin halkına iletti. “Bizler, yerleşik olan bu zulmedici politikaları durdurmak için beraber hareket etmezsek, yarın bizim de kapımızın önünde benzer sorunlar görmemiz kaçınılmaz olacaktır” diyerek, tüm insanlık adına derin sorumluluklar taşıdığını ifade etmekteydi. Türkiye’nin, yaraları saran bir ülke olması gerektiğini tekrar vurguladı.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Netanyahu’ya karşı sarf ettiği bu sözler, sadece bir siyasi açıklama olmanın ötesine geçerek, bir çağrı niteliği taşıyor. Soykırıma karşı durma iradesini ortaya koyan her liderin, dünya barışında büyük bir etkiye sahip olacağı unutulmamalıdır. Şimdi önümüzde, bu çağrıya ne kadar yanıt vereceğimiz ve uluslararası arenada barış için ne tür adımlar atacağımız sorusu var.