Gün geçmiyor ki, mahallelerimizde huzuru kaçıran olaylar artmasın. Son dönemde artan asayişsizlik, birçok yerde olduğu gibi bizim mahallemizde de korku ve endişe yaratmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde, yerel halk hırsızlık ve şiddet olaylarına karşı derme çatma bir çözüm üreterek, nöbet tutmaya ve sokaklarda lastik yakmaya karar verdi. Bu durum, mahallede yaşayanların psikolojik olarak ne kadar etkilendiğini gözler önüne serdi.
Son yıllarda yaşanan hırsızlık ve vandalizm olayları, ailelerin güvenli bir yaşam sürdürmelerini zorlaştırıyor. Özellikle gece saatlerinde sokaklarda tek başına yürümekten çekinen birçok insan, evlerine toplu halde dönmeyi tercih ediyor. Güvenlik güçlerinin yetersiz kalması ve olayların hızla artması, mahalle halkının kendi güvenliğini sağlama yönünde adım atmasına neden oldu.
Mahalleli, her akşam belirli bir noktada toplanarak, 'güvenlik nöbeti' adı altında etkinlikler düzenliyor. Nöbet sırasında, arkadaşlar ve komşular ile birlikte bir araya gelmek, hem dayanışma duygusunu artırıyor hem de potansiyel suçlulara karşı bir tehdit oluşturuyor. Ancak, bu çözüm her ne kadar kısa vadeli bir tedbir gibi görünse de, mahallede kalıcı güvenlik önlemlerinin alınmaması durumunda, sorunların devam edeceği aşikâr.
Mahalle sakinleri, güvenlik nöbetlerinden sonra, özellikle belli bölgelerde lastik yakma eylemi gerçekleştirdi. Bu eylem, asıl olarak hem dikkat çekmek hem de güvenlik güçlerine bir mesaj vermek amacı taşıyor. Ancak, lastik yakmanın çevresel etkilerinin yanı sıra, halkın genel güvenlik algısını da olumsuz yönde etkilediği belirtiliyor. Lastik yakmak, çevre kirliliğine neden olurken, aynı zamanda itfaiye ekiplerine de gereksiz bir yük bindiriyor.
Bununla birlikte, eylemlerin mahallede farklı duygulara sebep olduğu da gözlemleniyor. Kimileri bu durumu özgürlük ve dayanışma göstergesi olarak değerlendirirken, diğerleri ise böyle bir yöntemin sorunları çözmeyeceğini savunuyor. Mahalleli, güvenirliliği artırmak ve gelecekte benzer olayların yaşanmaması için, yetkililerin daha etkin önlemler alması gerektiğini dile getiriyor.
Özetle, mahalle halkının korku içinde yaşaması ve güvenliğini sağlamak için hayata geçirdiği bu tür önlemler, toplumsal dayanışmayı artırsa da, esas çözümün güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi olduğu düşünülüyor. Sadece kendi güvenliğimizi sağlamakla kalmayıp, daha geniş çapta bir çözüm üretilmediği takdirde, huzursuzluk ve kaygı devam edecektir.
Yetkililere düşen, bu sorunu çözmek için halkla iş birliği yapmak ve güvenlik önlemlerini arttırmaktır. Aksi halde, mahallelerdeki bu tür eylemler daha da artabilir ve toplumsal huzursuzluk daha büyük boyutlara ulaşabilir. Mahalle sakinleri, seslerini duyurmak için çeşitli eylemler yapmaya devam edecekleri kesin. Fakat, bu yalnızca geçici bir çözüm olarak kalmamalı; kalıcı bir güvenliği sağlamak adına, halk ve güvenlik güçlerinin el ele vermesi elzemdir.