İstanbul Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyası kapsamında astığı afişlere bir yasak getirdi. Bu durum, hem siyasi partiler arasında hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İmamoğlu’nun destekçileri ve siyasi yorumcular, bu aksiyonun demokrasiye ve ifade özgürlüğüne ne denli aykırı olduğunu vurguluyor.
Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, İmamoğlu'nun afişlerinin şehirdeki bazı yasaları ihlal ettiği belirtildi. Özellikle afişlerin konumları ve boyutlarının, yerel yönetim tarafından belirlenen standartlara uymadığı ifade edildi. Ancak birçok kişi, bu gerekçelerin siyasi nedenler taşıdığını düşünerek eleştirilerini sürdürüyor. Söz konusu afişlerin, İmamoğlu'nun seçim sürecinde önemli bir rol oynadığı biliniyor ve bu yasak, birçok kişi tarafından seçim atmosferini etkilemek amacıyla yapılmış bir hamle olarak değerlendiriliyor.
İmamoğlu’nun destekçileri ve birçok sivil toplum kuruluşu, başsavcılığın kararını kınayarak “Bu tür yasaklar, halkın iradesine ve seçilmiş bir yöneticinin temsil yetkisine zarar verir” şeklinde açıklamalar yaptı. Bazı sokaklarda yapılan protestolarda “Özgürlük” ve “Demokrasi” temalı sloganlar atıldı. İmamoğlu’nun siyasi rakipleri ise durumu kendi lehlerine kullanarak, başsavcılığın demokrasiyi desteklemek yerine susturmayı tercih ettiğini iddia ettiler.
Ayrıca, sosyal medyada da yasakla ilgili geniş bir kampanya başlatıldı. Vatandaşlar, #İmamoğluÖzgürLet us celebrate the democracy hashtag’i ile konuya dikkat çekerek, bu tür yasakların kabul edilemeyeceğini ifade ettiler. Bu durum, yalnızca İstanbul değil, tüm Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve medya bağımsızlığı tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Kampanya sürecinin giderek daha politik ve tartışmalı hale gelmesi, seçim atmosferinin gerginleşmesine neden oldu. Uzmanlar, bu tür sosyal medya kampanyalarının büyük bir topluluk oluşturma etkisi yaratarak, halkın politikawareness (politik bilinç) düzeyini artırabileceğini belirtiyor. Bu süreçte, siyasi temaların ve desteklerin sosyal medyada yayılması, özellikle genç seçmenler arasında büyük bir etki yaratıyor.
Başsavcılık tarafından verilen bu yasak, yalnızca bir afişle sınırlı kalmayıp, başka belediye başkanlarının ve siyasi figürlerin etkinliklerini de kapsamaya başlayabilir. İstanbul’un genel seçimler öncesindeki bu tür kararları, yerel demokrasiyi ve halk iradesini sorgulatan yeni bir tartışma başlatmış durumda.
Söz konusu yasaklar, üst düzey yönetim ile yerel yöneticiler arasındaki gerilimi de artırabilir. İmamoğlu, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarda bu kararın arkasındaki niyetleri sorgulayarak, “İfade özgürlüğü en temel haktır ve biz bu özgürlük için mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bu durum, hem eğitimli hem de genç seçmenler arasında İmamoğlu’na olan desteği artırabilir.
Sonuç olarak, İstanbul Başsavcılığı’nın Ekrem İmamoğlu’nun afişlerine getirdiği yasak, hem sosyal medya tartışmalarını hem de siyasi atmosferi daha da canlandırmış durumda. Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, bu tür yasakların ve müdahalelerin artması, Türkiye’nin demokratik yapısını sorgulatan kritik bir eşik oluşturuyor. Yaşananlar, toplumun çeşitli kesimlerinde derin etkiler yaratırken, Hükümetin bu konudaki tutumunun nereye evrileceği merakla bekleniyor.