Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa'da kızamık vakalarının son derece endişe verici bir hızla artmaya başladığını ve 2024 yılında 27 yıl sonra en yüksek vaka sayısına ulaşılabileceğini duyurdu. Euro-Atlantik bölgesinin büyük bir kısmında aşılanma oranlarının düştüğüne dikkat çeken DSÖ, bu durumun halk sağlığı açısından ciddi tehdit oluşturduğunu vurguladı. Kızamık, son derece bulaşıcı bir viral enfeksiyon olarak biliniyor ve aşıyla önlenebilir. Ancak aşı karşıtlığının arttığı günümüzde bu hastalığın yeniden dirilişi, sağlık kurumlarını alarma geçiriyor.
Kızamık, paramyxovirus ailesine ait bir virüs tarafından oluşturulan, solunum yolları aracılığıyla bulaşan ve son derece enfeksiyon riski taşıyan bir hastalıktır. Doğal yollarla geçirilen kızamık, bağışıklık sistemini güçlendirirken, aşı ile önlenmesi mümkündür. Aşı ile bağışıklık kazanılmadığında, kızamık enfeksiyonu çocuklarda ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu komplikasyonlar arasında zatürre, kalp iltihabı ve hatta beyin hasarı yer alabilir. Kızamığın belirtileri genellikle ateş, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde sulanma ile başlar; ardından kırmızı döküntüler gelişir. DSÖ, yapılan geniş çaplı aşı kampanyaları sayesinde kızamık vakalarının büyük ölçüde düşürüldüğüne dikkat çekerken, son yıllarda yaşanan aşılama düşüşünün tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor.
DSÖ, Avrupa genelinde çocuklar arasında kızamık aşısı yaptırma oranlarının geçmiş yıllara oranla belirgin bir şekilde düştüğünü duyurdu. Aşı karşıtlığı, bilgi kirliliği ve erişim sorunları gibi faktörler nedeniyle aileler, çocuklarını aşılatma konusunda kararsız kalıyor. Aşılamadaki bu düşüş, özellikle 2021 ve 2022 yıllarında gözlemlenen bazı kızamık patlakları ile kendini göstermiştir. DSÖ, çocukların tahminen %95'inin aşılanması gerektiğini ve bu oranın altındaki her durumun kızamık gibi tehlikeli enfeksiyonların yeniden ortaya çıkmasına zemin hazırlayabileceğini hatırlatıyor.
2024 yılına dair beklenen yüksek vaka sayısı, sağlık sistemlerini zorlayabilir. Sağlık uzmanları ve kamu sağlığı yetkilileri, özellikle çocuklu aileler için aşı kampanyalarının artırılması, halkın bilinçlendirilmesi ve aşılama süreçlerinin kolaylaştırılması gerektiğini belirtiyor. Uzmanlar, aşıların yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bağışıklığı artıracak öneme sahip olduğunu ifade ediyor. Aşılama, yalnızca bireysel koruma sağlamamakta, aynı zamanda toplumun genel sağlığını da korumaktadır. Aşılamadaki düşüş, %95'lik hedefin altında kalındığında sürü bağışıklığı oluşumunu tehdit etmekte ve bu durum çoğu enfeksiyona karşı savunmasız hale getirmektedir.
Özellikle son yıllarda sosyal medya üzerinde yayılan yanlış bilgiler, aşı karşıtı bir hareketin doğmasına sebep oldu. Bu durum, pek çok aile arasında şüphecilik yaratarak aşılama oranlarının düşmesine yol açtı. Uzmanlar, bu yanlış bilgilerin etkisinin yıkıcı olabileceğini ve dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguluyor. Kızamık gibi son derece bulaşıcı bir hastalığın yayılması, sadece hasta olan birey için değil, çevresindeki diğer bireyler için de tehdit oluşturmaktadır. Dolayısıyla aşılama, toplum sağlığı açısından büyük bir önem taşımaktadır.
DSÖ, Avrupa ülkelerine çağrıda bulunarak, aşılama oranlarını artırmak için acil önlemler almasını talep etti. Ülkelerin sağlık sistemlerini güçlendirmesi, aşı kampanyaları düzenlemesi ve toplumdaki bilgi boşluğunu doldurması gerektiğinin altını çizdi. Sağlık kuruluşları ve aileler arasında işbirliği sağlanarak, genç nesillerin aşı mücadelesinde desteklenmesi gerektiği vurgulandı. Eğer önlemler alınmazsa, 2024’te yaşanacak yüksek vaka sayısı, yıllar süren mücadelemizi geriye götürebilir.
Sonuç olarak, DSÖ'nün uyarıları dikkate alınmalı ve aşılamanın önemi topluma doğru bir şekilde aktarılmalıdır. Sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, bilgi akışının sağlanması ve halkın bilinçlendirilmesi, kızamık gibi korkutucu bir enfeksiyonla mücadelede anahtar rol oynamaktadır. Gelecekte sağlıklı nesiller yetiştirmek için, günümüzde atılacak adımlar büyük bir önem taşıyor.